Günümüzde siyaset anlayışı bir hayli değişti. Bir kıyaslama yapmak için çok eskiye dayanan bir tartışma olan “sanat, toplum içindir” diyenlerle “sanat, sanat içindir” diyenlerin o tatlı atışmasının günümüzde de devam ettiğini biliyoruz. Bu iki cümleden birini haklı çıkarmaya kalkışsak da beceremeyiz, objektif olamayız.

Ancak “siyaset, toplum içindir” ve “siyaset, menfaat içindir” diye iki tez öne sürsek bunlardan birini çok rahat doğrular ve kesinleştirebiliriz. Kime sorarsanız sorun ki buna siyasetçiler de dahil kesinlikle “siyaset, toplum içindir” diyecektir. Ancak uygulamaya dönüldüğünde “siyaset, menfaat içindir” tezini siyasi anlayış olarak belirleyenlerin sayısı genelin çoğunluğunu oluşturmaktadır.

Gündem Gazetesi’nin değerli okurları, muhakkak ki yürekli bir gazeteci için eleştiri yapmak çerez gibidir. Korkusuz ve tarafsız olan bir gazeteci kalemini toplumun menfaati için kullandığından genel olarak benimsediği anlayış da eleştiridir. Fakat yine yürekli bir gazeteci için toplumun menfaatine olan bir olayı ya da bir kişiliği doğru anlatmak bir o kadar da zordur. Çünkü onun korktuğu tek şey bu çizgiden sapmış olarak görülmesi ve anılmasıdır.

Yürekli gazeteciler, her ne olursa olsun toplumun faydasına olanı anlatmaktan hiçbir koşulda vazgeçmeyeceklerdir. Ve toplum da bir gün bu anlatılanların ne kadar gerçek ve faydalı olduğunu elbette anlayacak ve görecektir.

O halde günümüzdeki koşullar doğrultusunda ve  yukarıdaki düşüncelerimizden hareketle bugün sizlere “siyaset, toplum içindir” anlayışını benimseyen ve bununla da kalmayarak stratejik, cesur, ilkeli, ahlaklı ve dürüst bir siyaset anlayışı benimseyerek şehrin 50 yılını güzelleştirme ve şehri yaşanabilir bir yer haline getirme derdiyle dertlenen bir siyasetçiyi anlatmamızın zamanı geldi.

Baştan belirtelim birçok stratejik hamleyi ve projeyi algılayamayan ve her şeyi kendi menfaati doğrultusunda şekillendirmek isteyen bir kesim bu yazdıklarımızı da anlayamayacaktır. Ki zaten bir mucize olup da anlasalar bile anlamamazlıktan geleceklerdir. O yüzden lafı fazla uzatmadan gelelim asıl meseleye.

Kimden bahsediyoruz muhakkak ki anladınız ama biz yine de söyleyelim, Elazığ’ın Şehr’ül Emini Şahin Şerifoğulları ve onun “siyaset toplum içindir” anlayışını, cesur, ilkeli, ahlaklı ve dürüst siyasetini örnekleriyle ve yapılan projelerle anlatacağız.

1-            STRATEJİK SİYASET

Strateji aynı zamanda bir risktir. Çünkü bu doğrultuda atılacak adımlar hemen etkisini göstermez. Örneğin; Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte “Ben Karadeniz’de doğalgaz bulunmasını sağlayacağım, yerin 200 km altına dünyanın en büyük enerji santrallerinden birini kuracağım ve Türkiye’den Karadeniz’e 100 km boru hattı döşeyerek Türkiye’nin doğalgazda dışa bağımlılığını sonlandıracağım” deseydi ve bunu açık açık konuşsaydı emin olun en yakınındaki kişiler bile belki de ona inanmayacaktı. İşte strateji budur. Bilirsin, hissedersin belki hiç kimseye anlatamazsın ama inanır ve YAPARSIN.

Yine bir örnek olarak Şahin Şerifoğulları, “siyasi kariyerime de mâl olsa ben altyapıyı çözeceğim” dediğinde belki de en yakınındaki isimler bile inanamamıştı buna. Ama o kafaya koymuştu bir kere… Sonrasında ise inanç, azim ve kararlılıkla bu projeyi hayata geçirdi ve şu anda çalışmalar tıkır tıkır ilerliyor. Ne dedik inanır ve YAPARSIN!

Şahin Şerifoğulları, henüz genç bir siyasetçi olmasına karşın yaptığı 2 projeyle ve bunları hayata geçirirken takındığı tavırla stratejist bir siyasetçi olduğunu ispatlamıştır. Bunu bugün anlamayan en katı isimler bile gelecekte kendisine teşekkür edecektir.

Gelelim projelere…

O projelerden ilki tabi ki “ALTYAPI”

Anlatalım: Böyle bir siyasi konjonktürde, ciddi bir proje maliyeti olmasına rağmen, her yeri kaza kaza, çamur ve toprağa bulaşarak bir hayali, azim ve kararlılıkla hayata geçirmek, son 50 yılda hiçbir siyasetçiye nasip olmamıştır. İlk adımda bu stratejiyi kafasına koymuş, bunun için 24 Ocak depreminde şehre gelen bakanlar ve Japon heyetle ikili mücadeleye girmiş ve hibe alan 13 şehir listesine Elazığ’ı da dahil etmiştir. Tüm bunların yanında hibe alan şehirler daha sözleşmelerini bile imzalayamadan Elazığ Belediyesi ihaleyi yaparak çalışmaları bile başlatmıştır. Aynı zamanda birçok şehirde yöneticiler altyapının riskli bir iş olduğunu bildiklerinden belki de işi ağırdan almış ya da hiç girmek istememiştir. Ancak Şerifoğulları, “yapacağım” demiştir bir kere...

İşte bu büyük maliyet büyük bir strateji ile çözülmüştür. Ve daha sonra büyük bir kararlılıkla “siyaseti hayatıma mâl olsa bile” diyerek projenin ihalesini gerçekleştirmiş ve ilk kazmayı vurdurmuştur. “Siyasi hayatıma mâl olsa bile yapacağım” denilen şeyi yapıp da mahcup olan birini görmek zordur çünkü kararlı insanlar genelde başarılıdır ve zaten Elazığ’ın istediği siyaset tarzı da budur. Bu stratejiyi şu anda anlamayanlar günü gelip de çalışmalar tamamlandığında sert yağışlı bir havada pencerelerinden BSK asfalt ile kaplanmış kaymak gibi yolları, musluklarından doldurdukları tertemiz suyla yapılan kahvelerini içerek izlediğinde ne demek istediğimizi çok iyi anlayacaklardır.

ŞEHİR MEYDANLARI VE YERALTI OTOPARKLARI

Şöyle bir sokağa çıkıp da Elazığlılara ‘yerel yönetim önce hangi sorunu çözmeli’ diye sorduğunuzda alacağınız ikinci cevap tabi ki ‘trafik sorunu’ olacaktır. İlkini sorunun ne olduğunu hepimiz biliyoruz ve yukarıda anlatmıştık zaten. O halde herkesin bildiği ve yıllardır çözülemeyen bu sorunun çözümü için yapılan hamlelerin tekrar üzerinden geçmekte fayda var. Şehir merkezinde kilitlenen trafiğin en büyük nedeni çift sıra halinde park edilen araçlar olduğu gerçeğinden hareketle bu soruna nasıl ince bir neşter vurulduğunu çok yakın bir zamanda yine hep birlikte görmüş olacağız. Görmekle de kalmayıp araçlarımızı park ettiğimiz otoparkın üstündeki meydanlarda yapılan etkinliklere katılarak her başarıya kulp takan gereksiz eleştirmenlerimizin iç çekerek eleştirecek bir şey bulamayıp kırk takla atışını zevkle izleyeceğiz.

İşte bu da stratejidir. Bir şehir meydanı bile olmayan şehrin bu sorununu çözerken araya yıllardır çözülemeyen otopark sorununu da dahil edecek bir proje üretmek gerçekten de stratejidir. Ve bu da yine yıllardır kimseye nasip olmamıştır.

Strateji burada bitmiyor elbette ama lafı uzatmanın bir anlamı yok. Biz strateji diyelim siz Fuar ve Kongre Merkezi, Mini Terminal, Şehirlerarası Otobüs Terminali, 8 Şeritli yollar diyebilirsiniz.

Ve tüm bunlar tamamlandığında hep birlikte yüksek bir yamaçtan Elazığ’a baktığımızda evet, bu şehirde yaşanabilir diyebiliriz.

2-            CESUR VE İSTİKRARLI OLMAK

Cesaret ve istikrarı kalıcı imar planlamasında, Abdullahpaşa Kentsel Dönüşüm projesinde, entegre toplu taşıma rehabilitasyonunda, Ulukent Kanal Boyu Projesi’nde hepimiz gördük ve test ettik. Yine cesurca atılan bu adımların ne kadar etkili sonuçlar doğurduğunu ömrümüz yeterse önümüzdeki 50 yılda hep birlikte yaşayarak göreceğiz.

Şerifoğulları’nın ne kadar cesur ve istikrarlı olduğunu bizden daha iyi bilenler var. Menfaati için hareket etmek isteyenler, “siyaset toplum için değil menfaatimiz içindir” diye ısrar edenler, haktan yana değil yanlıştan yana duranlar emin bizden çok ama çok daha iyi biliyorlar…!

3-            AHLAKLI VE DÜRÜST OLMAK

Aslında burada söylenecek çok şey var ama zamana yayacağız. Yine de herkesin bildiği bir gerçeği söylemeden geçmeyelim, Allah’ın bir kulu bile Şahin Şerifoğulları’nın yönetiminde Elazığ Belediyesi’nin tek bir şaibeli işinden bahsedemez. Bu bile büyük bir erdem değil midir?

Tüm bu özellikleriyle birlikte siyasi kariyerine yeni başlamış ve memleket aşkıyla yanıp tutuşan, en ufak bir problemi bile dert edinerek uykularını kaçıran bu adamı takdir edip desteklemeyeceğiz de kimleri destekleyeceğiz. Birileri boş boş konuşacak diye bunları söylemekten vaz mı geçeceğiz? Tabi ki hayır!

O halde biz tekraren söyleyelim:

Spora yapılan yatırımlar ve yürütülen projelerle Elazığ Belediyesi sporun tüm branşlarında şehrin başarılar elde etmesini sağlıyor,

Sosyal ve kültürel yapımızı güçlendirecek mekanlar, kurslar ve etkinliklerle Elazığ’ın kültürüne katkı sağlıyor,

Mega Projelerle Elazığ’ın yaşanabilir bir şehir olması yolunda adım adım ilerliyor,

Gönül belediyeciliği düsturuyla Şahin Şerifoğulları mahalle mahalle, sokak sokak gezerek vatandaşların gönlüne dokunuyor,

Şeffaf ve ahlaklı bir yönetim anlayışı ile şaibe ve söylentilerin önüne geçiyor,

Etkili bir bütçe yönetimiyle devasa bir borç yükünden adım adım sıyrılıyor ve bütçe yönetiminin hesabını anlı açık bir şekilde verebiliyor,

Kütüphane, sosyal tesis, spor merkezleri, konser, söyleşi ve şölenlerle Elazığlı gençlerin beklentisini karşılıyor,

Su, ulaşım vb. Belediyeye ait mekanizmalarda ciddi indirimler sağlayarak vatandaşı bu ekonomik darboğazda yalnız bırakmıyor aynı zamanda ihtiyaç sahipleri için birçok yardım ve destek mekanizmasını sessiz sedasız uyguluyor,

En başta söylediğimiz gibi bu analizi yaparken tek amacımız olanları olduğu gibi aktarmak ve biliyoruz ki kendi menfaatleri için tüm bunları görmezden gelenler bunu anlayacak kapasitede değiller.

Biz doğru gördüklerimizi söyleyeme, gerekli gördüğümüz yede eleştiri yapmaya ve olması gerekenler için önerilerde bulunmaya devam edeceğiz.