• BIST 100

    14227,10%0,41
  • DOLAR

    42,64% -0,06
  • EURO

    50,43% -0,14
  • GRAM ALTIN

    6165,79% -0,07
  • Ç. ALTIN

    10014,28% 0,00

Prof. Dr. Zakir Avşar: ''KAAN’a kadar…''

Akademisyen ve Haber7.com yazarı Prof. Dr. Zakir Avşar, “KAAN’a kadar…” başlıklı köşe yazısında Türkiye’nin son yıllarda izlediği hava gücü ve savunma sanayii stratejisine ilişkin değerlendirmelerini kaleme aldı.

TEKNOLOJİ 25.12.2025 12:22:37 0
Prof. Dr. Zakir Avşar:

EGEMEN ALTINBAŞ / ANKARA - BHA

Akademisyen ve Haber7.com yazarı Prof. Dr. Zakir Avşar'ın "KAAN’a kadar…" başlıklı köşe yazısında şu ifadelere yer verdi:

“Ben az söyleyeyim, siz çok anlayın… Türkiye, ne zaman kabuğunu kırdığını, bariyerleri aştığını gösterse bir psikolojik harekat başlatılıyor; yaptığı doğrular yanlış gibi, geçmişin ‘mahkumiyetleri’, başarısızlıkları ise özlemle anlatılıyor… Bu arada, İsrail’de yeminli Türkiye karşıtı Senatör Graham’ı yeniden sahneye sürüyor. Türkiye’ye F 35 verilmesine karşı olduğunu söyletiyor…

Türkiye’nin son yıllarda savaş uçağı envanterini çeşitlendirme yönünde attığı adımlar, yüzeysel biçimde ele alındığında dağınık, tepkisel ya da yönsüz gibi algılanabilir. Oysa bu arayışların arkasında, günü kurtarmaya dönük reflekslerden çok daha derin, çok katmanlı ve uzun vadeli bir stratejik muhakeme bulunduğu aşikar. Bu muhakeme; Türkiye’nin jeopolitik konumu, son yirmi yılda yaşadığı askerî ve siyasi tecrübeler, savunma sanayii hedefleri ve nihayetinde tam egemenlik iddiası ile doğrudan bağlantılıdır.

Konu doğru okunmadığı takdirde, hem envanter çeşitlendirme politikasının hem de KAAN projesinin gerçek anlamı eksik veya hatalı değerlendirilecektir.

Türkiye uzun yıllar boyunca hava kuvvetlerinin belkemiğini büyük ölçüde ABD menşeli platformlara dayandırmış, özellikle F-16 filosu üzerinden operasyonel sürekliliğini sağlamıştır. Bu yapı, Soğuk Savaş sonrası dönemin ittifak mantığı içinde rasyonel görünse de, F-35 programından çıkarılma süreci ve ardından gelen CAATSA yaptırımları, tek kaynağa bağımlılığın barındırdığı stratejik riskleri bütün açıklığıyla ortaya koymuştur.

Bir ülkenin savaş uçağı envanteri; yedek parçası, mühimmatı, yazılım güncellemesi ve modernizasyonu başka bir devletin siyasi onayına bağlıysa, o ülkenin hava gücü ancak barış zamanında anlamlıdır.

Kriz veya savaş şartlarında ise bu bağımlılık, doğrudan harekât sürekliliğini ve caydırıcılığı zedeleyen bir kırılganlığa dönüşür. Türkiye açısından F-35 tecrübesinin asıl öğretici yanı da burada yatmaktadır. Programdan çıkarılma kararı, salt uçak kaybı değil, stratejik bağımlılığın nasıl bir günde operasyonel zaafa dönüşebileceğinin somut bir örneği olmuştur. Bu nedenle Türkiye’nin envanter çeşitlendirme isteği bir tercih ya da taktik manevra değil, yaşanan deneyimden hareketle bir zorunluluktur.

Farklı menşeli platformlara yönelmek, herhangi bir ülkenin yedek parça, mühimmat veya modernizasyon başlıklarını siyasi baskı aracı olarak kullanmasını zorlaştırır. Özellikle yüksek yoğunluklu kriz ve savaş senaryolarında, bu çeşitlilik hava kuvvetleri için hayati bir sigorta işlevi görür.

Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, bu sigortayı lüks değil zorunluluk hâline getirmektedir. Doğu Akdeniz, Karadeniz, Orta Doğu ve Kafkasya gibi birbirinden farklı ama aynı ölçüde kırılgan güvenlik havzalarının kesişim noktasında yer alan Türkiye, tek tip ve tek kaynaklı bir hava gücü yapısını sürdürülebilir kılabilecek bir stratejik derinliğe sahip değildir.

Envanter çeşitliliğinin caydırıcılıkla ilişkisi de çoğu zaman yanlış okunmaktadır. Caydırıcılık uçak sayısıyla veya teknik katalog verileriyle ölçülmez. Asıl caydırıcı unsur, karşı tarafın belirsizlik algısıdır. Farklı radar, sensör, elektronik harp ve silah mimarilerine sahip platformların aynı envanter içinde bulunması, potansiyel rakiplerin karşı tedbir geliştirmesini zorlaştırır. Bu durum, askerî belirsizliği artırarak Türkiye lehine bir caydırıcılık çarpanı üretir. Dolayısıyla envanter çeşitliliği, teknik bir detay değil, doğrudan stratejik bir araçtır.

Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu temel sorunlardan biri de hava gücünde nesil geçişinin aynı anda birden fazla başlık altında yönetilmek zorunda kalınmasıdır. Bir yandan F-16 filosu yaşlanmakta, diğer yandan F-35’in kaybıyla beşinci nesil bir boşluk oluşmuş bulunmaktadır. Buna paralel olarak KAAN projesi, doğası gereği orta ve uzun vadeli bir takvime sahiptir. Bu üç sürecin aynı anda yönetilmesi, ‘ya hep ya hiç’ gibi keskin tercihlere izin vermemektedir.

Kısa ve orta vadede farklı platformlarla geçiş dönemi kapasitesi oluşturmak, uzun vadede ise yerli uçağa sorunsuz bir geçiş sağlamak zorunludur. Bu bağlamda Eurofighter ve Rafale gibi 4.5 nesil uçaklar Türkiye için bir hedef değil, bir köprü niteliği taşımaktadır.

Bu platformlar, KAAN hizmete girene kadar oluşabilecek kapasite boşluğunu kapatmakta, caydırıcılıkta ani bir düşüşü engellemekte ve Türkiye’ye zaman kazandırmaktadır.

Türkiye açısından savaş uçağı tedarikinin bir diğer kritik boyutu da savunma sanayiine sağladığı dolaylı ve doğrudan katkıdır. Türkiye için uçak alımı, hiçbir zaman yalnızca bir platform edinimi anlamına gelmemiştir. Asıl mesele, teknoloji transferi, ortak üretim imkânları ve mühendislik bilgi birikimidir. Motor teknolojileri, AESA radarlar, elektronik harp sistemleri, görev bilgisayarları ve kompozit malzeme gibi alanlarda sağlanan her kazanım, yerli projelere aktarılabilecek bir bilgi havuzu oluşturmaktadır. Bu nedenle doğru soru ‘hangi uçak alındı’ değil, ‘hangi bilginin kazanıldığı ve bunun KAAN’a nasıl taşındığıdır’.

KAAN projesi bu çerçevede değerlendirilmelidir. KAAN, Türkiye’nin ilk kez tasarım yetkisine tamamen sahip olduğu, kaynak kodlarına tam erişim sağladığı ve modernizasyonu üçüncü ülke onayına tabi olmayan bir savaş uçağı geliştirme girişimidir. Bu yönüyle KAAN, envanter çeşitlendirme politikasının alternatifi değil, onun nihai çözümüdür. Çeşitlilik geçici bir risk yönetimi aracıdır; yerlileşme ise kalıcı bir stratejik sonuçtur. Türkiye, KAAN devreye girdiğinde envanteri sadeleştirmeyi, yerli platformu merkeze alarak kontrollü bir yapıya geçmeyi hedeflemektedir.

KAAN’ın başarısının önündeki en kritik eşik ise motor meselesidir. Bir savaş uçağında gerçek bağımlılık, motorla başlar. Gövdesi, aviyoniği ve silah sistemleri yerli olsa bile motoru yabancı olan bir uçak, stratejik anlamda tam egemen sayılmaz. Motor; uçağın uçuş zarfını, süper seyir kabiliyetini, itki-ağırlık oranını ve bakım döngüsünü belirleyen en kritik alt sistemdir ve aynı zamanda siyasi baskıya en açık bileşendir. F-35 tecrübesi, Türkiye’ye bu gerçeği tüm çıplaklığıyla göstermiştir. KAAN’da motor konusunun kırmızı çizgi hâline gelmesi, bu nedenle tesadüf değildir.

KAAN’ın ilk prototiplerinde yabancı menşeli motor kullanılması ise çoğu zaman yanlış yorumlanmaktadır. Bu durum bir teslimiyet değil, bilinçli bir aşamalı bağımsızlık stratejisidir.

Uçağı bekletmek yerine uçurmak, gövde, aerodinamik ve aviyonik olgunluğu sağlamak ve yerli motoru ayrı bir ana proje olarak geliştirmek, takvim riskini minimize eden rasyonel bir yaklaşımdır. Beşinci nesil bir savaş uçağı motoru geliştirmek, dünyada yalnızca çok sınırlı sayıda ülkenin başarabildiği son derece karmaşık bir süreçtir. Türkiye’nin burada kısa vadeli kopyalama yerine uzun vadeli çekirdek bilgi kazanımını hedeflemesi, stratejik olarak doğru bir tercihtir.

KAAN’ın F-35’ten temel farkı da tam olarak bu egemenlik anlayışında ortaya çıkmaktadır. F-35, ittifak içi görev paylaşımı için tasarlanmış, merkezi yazılım ve lojistik yapıya bağlı, kullanıcı ülkelerin müdahale alanı sınırlı bir platformdur. KAAN ise milli yazılım mimarisi, açık görev bilgisayarı yapısı ve dış onaya tabi olmayan modernizasyon anlayışıyla tasarlanmaktadır. Bu nedenle KAAN, entegre bir ittifak uçağı değil, milli merkezli bir beşinci nesil savaş uçağıdır.

KAAN’ın asıl çarpan etkisi ise insanlı–insansız entegre mimaride ortaya çıkmaktadır. KAAN, Kızılelma ve ANKA-3 ile birlikte düşünüldüğünde, klasik ‘uçak ve destek unsuru’ anlayışının ötesine geçen bir muharebe sistemi ortaya çıkmaktadır. Bu yapıda KAAN sensör füzyonu ve komuta rolünü üstlenirken, insansız platformlar daha riskli ve ileri görevleri icra edebilmektedir. Bu yaklaşım, pilot riskini azaltmakta, etki alanını genişletmekte ve Türkiye lehine asimetrik bir üstünlük üretmektedir.

Kısacası, Türkiye’nin hava gücü stratejisi; kısa vadede envanter çeşitliliği ve caydırıcılık, orta vadede KAAN’a geçiş ve doktrin dönüşümü, uzun vadede ise motoru, yazılımı ve konseptiyle tam bağımsız bir hava gücü hedefi üzerine kuruludur. Eurofighter ve Rafale geçici çözümdür, F-35 öğretici bir tecrübedir, KAAN ise stratejik merkezdir. KAAN, bir savaş uçağı olmasının yanısıra Türkiye’nin jeopolitik pozisyonunu ve egemenlik iddiasını yeniden tanımlayan bir projedir. Bu nedenle KAAN, ‘olursa iyi olur’ denilebilecek bir girişim değil, Türkiye’nin uzun vadeli stratejik yönelim beyanıdır. Bu yoldan geri dönüş yoktur.”

UTSAF’tan MHP Genel Başkan Yardımcısı Karakaya’ya ‘Sağlık Turizmi Zirvesi’ teşekkürü

ABB’den çocuklara sanat dolu aralık ayı

Cemil Vardar, "Tecrübe ve İstikrar" diyerek yeniden adaylığını açıkladı

Sağlık hizmetlerinde dijital alana bir yenilik daha: “Elektronik Vaka Sistemi”

ATO'nun Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü ile imzaladığı “Mesleki eğitimde Ankara modeli” için ilk adımlar atılıyor

''75 yumurta işletmesinden 65’i battı.''

Egzoz denetimlerinde kurallara uymayanlara 13,7 milyon lira ceza

DMM: Hatay’daki paneller iddia edildiği gibi gizleme amacı taşımıyor

Prof. Dr. Zakir Avşar: ''KAAN’a kadar…''

Kars Harakani Havalimanı’nda rekor hareketlilik: 11 ayda yarım milyonu aştı

FETÖ’nün şike kumpası iddiasına soruşturma: Dört isim ifadeye çağrıldı

MSB: Hava sahamız 7 gün 24 saat çok katmanlı sistemlerle korunuyor

MSB: Türkiye, hava sahasının güvenliğini kararlılıkla sağlıyor

Çakır: Kıymetli Ereğli halkı bu çileyi hak etmiyor

Diyarbakır’da peynir üretim tesisinde patlama: 2’si ağır 6 yaralı

Özgün Medya Haber Ajansı İmtiyaz Sahibi Aydın Özgün’e “Yılın Gazetecisi” ödülü

GEMİS'den kamu kurumlarına ziyaret

MHP Kozlu İlçe Yönetiminden Gemis'e ziyeret

Regaib Kandili bugün idrak edilecek

Avrupa Parlamentosu’ndan ABD’nin vize kısıtlamasına tepki

Hazine ve Maliye Bakanlığı 104 personel alımı yapacak

5 Milletlerarası anlaşma Resmi Gazete’de yayımlandı

İstanbul’a kar geliyor: Sıcaklık 0 dereceye kadar düşecek

Siirt’te sahtecilik ve rüşvet operasyonu: 19 tutuklama

İstanbul’da DEAŞ operasyonu: 115 şüpheli yakalandı

SON DAKİKA | Fenerbahçe’den Sadettin Saran açıklaması

ÇOMÜ'lü akademisyen Kazakistan’da Türk tarihini aydınlatan yazıt keşfi

Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran gözaltına alındı

ÇOMÜ'lü akademisyen Kazakistan’da Türk tarihini aydınlatan yazıt keşfi

Düzce’de silah kaçakçılığı operasyonu: 6 şüpheli gözaltında

Yükleniyor

UTSAF’tan MHP Genel Başkan Yardımcısı Karakaya’ya ‘Sağlık Turizmi Zirvesi’ teşekkürü

ABB’den çocuklara sanat dolu aralık ayı

Cemil Vardar, "Tecrübe ve İstikrar" diyerek yeniden adaylığını açıkladı

ATO'nun Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü ile imzaladığı “Mesleki eğitimde Ankara modeli” için ilk adımlar atılıyor

''75 yumurta işletmesinden 65’i battı.''

Egzoz denetimlerinde kurallara uymayanlara 13,7 milyon lira ceza

DMM: Hatay’daki paneller iddia edildiği gibi gizleme amacı taşımıyor

Kars Harakani Havalimanı’nda rekor hareketlilik: 11 ayda yarım milyonu aştı

FETÖ’nün şike kumpası iddiasına soruşturma: Dört isim ifadeye çağrıldı

MSB: Hava sahamız 7 gün 24 saat çok katmanlı sistemlerle korunuyor

Hayat Aras yazdı: ''Çille - Yenigün - ISIAX - URUN - TOY…''

Kuzey Yarım Küre’de kış başlıyor: Yılın en uzun gecesi yaşanacak

İNDES'ten anlamlı proje: 40 yıllık evliliklerin sırrı gençlere aktarılıyor

3 Aralık Dünya Engelliler Gününde 'Engelsiz Mobil Uygulama' programı hayata geçti

Henüz 15 yaşında, kalbi vatan sevgisiyle dolu bir çocuktu Eren…

Problemleri fırsata çevirmenin anahtarı: Eleştirel düşünme

Her eve bir Van Kedisi: 5 yılda 750 aileye yeni bir can dostu

Marmara’da oksijen krizi: Köpek balıkları kıyıya yöneliyor

Uzmanlar uyarıyor: Yazın soğuk duş ölümcül olabilir

e-Tebligat sistemiyle 177 bin ağaç korundu

2026 asgari ücretinin kalem kalem maliyeti açıklandı

Sosyal medyada reklam denetimi genişliyor

Memur ve emekli maaş zammı için gözler aralık ayı enflasyonunda

Altın fiyatlarında artış devam ediyor: Gram 6 bin 192 lira

Ticaret Bakanlığı’ndan fırsatçılara sıkı denetim uyarısı

Değerli kağıtların 2026 yılı fiyatları belirlendi

Köprü ve otoyol geçiş ücretlerinin zam oranı belli oldu

Türkiye’nin ham çelik üretimi arttı

Altın güne yükselişle başladı: Gram altın 6 bin 167 liradan işlem görüyor

Kooperatiflere avantajlı finansman: 4,5 milyar liralık kredi desteği

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 17 13 1 3 27 42
2.FENERBAHÇE A.Ş. 17 11 0 6 25 39
3.TRABZONSPOR A.Ş. 17 10 2 5 13 35
4.GÖZTEPE A.Ş. 17 9 3 5 12 32
5.BEŞİKTAŞ A.Ş. 17 8 4 5 8 29
6.SAMSUNSPOR A.Ş. 17 6 4 7 2 25
7.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 17 6 6 5 9 23
8.KOCAELİSPOR 17 6 6 5 -2 23
9.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 17 6 6 5 -6 23
10.CORENDON ALANYASPOR 17 4 4 9 1 21
11.GENÇLERBİRLİĞİ 17 5 9 3 -3 18
12.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 17 4 7 6 -4 18
13.TÜMOSAN KONYASPOR 17 4 8 5 -8 17
14.KASIMPAŞA A.Ş. 17 3 8 6 -10 15
15.HESAP.COM ANTALYASPOR 17 4 10 3 -15 15
16.ZECORNER KAYSERİSPOR 17 2 6 9 -17 15
17.İKAS EYÜPSPOR 17 3 10 4 -14 13
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 17 2 12 3 -18 9