KONYA-BHA
İstanbul’da meydana gelen deprem sonrası sanayi ve şehir planlamasıyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan Konya İhracatçılar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Toptaş, Marmara bölgesindeki sanayi kuruluşlarının yaşanan riskler nedeniyle daha güvenli ve stratejik bölgelere taşınabileceğini, bu noktada Konya'nın güçlü bir alternatif olarak öne çıktığını ifade etti.
Başkan Mustafa Toptaş açıklamasında şu hususlara dikkat çekti:
“Deprem sonrası Marmara sanayisi ciddi bir kırılganlıkla karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, yatırımcıların ve üreticilerin daha güvenli bölgelere yönelmesini beraberinde getirmektedir. Konya, jeopolitik konumu, gelişmiş sanayi altyapısı, ulaşım kolaylığı ve yatırım potansiyeli ile bu dönüşümün merkezi olmaya adaydır.”
Bu gelişmenin Konya için büyük bir fırsat olduğu kadar önemli sorumluluklar da getirdiğini ifade eden Toptaş, şu önerilerde bulundu:
100 Bin Konut Hamlesi: Konya’nın artabilecek nüfusuna karşı hızlı ve planlı bir konut seferberliği başlatılmalıdır.
İhtisas Sanayi Bölgeleri Kurulmalı: Sektör bazlı organize sanayi alanları planlanarak verimlilik ve sürdürülebilirlik artırılmalıdır.
Karbon Nötr Sanayi Şehirleri: Çevreye duyarlı, yeşil üretim altyapılarına sahip, karbon ayak izini minimuma indiren yeni sanayi şehirleri inşa edilmelidir.
Serbest Bölgeye Hız Verilmeli: Konya’daki serbest bölge çalışmalarına ivme kazandırılmalı, yatırımcılara cazip fırsatlar sunulmalıdır.
Lojistik Ağı Güçlendirilmeli: Kara, demir ve hava yolu bağlantıları entegre şekilde geliştirilerek, Konya’nın Türkiye'nin lojistik merkezlerinden biri haline gelmesi sağlanmalıdır.
Sanayiye Ulaşım ve Altyapı Yatırımları Artırılmalı: Organize sanayi bölgelerinin altyapısı güçlendirilmeli; enerji, su, ulaşım ve iletişim gibi temel ihtiyaçlara yönelik yatırımlar hızlandırılmalıdır.
Başkan Toptaş sözlerini şöyle tamamladı:
“Bugün atılacak adımlar, yarının Konya’sını şekillendirecektir. Kamu, özel sektör, yerel yönetimler ve STK’lar bu süreci birlikte yönetmeli; Konya’yı sadece bir sanayi şehri değil, aynı zamanda yaşanabilir, sürdürülebilir bir üretim ve yaşam üssü haline getirmeliyiz.”
