10634,01%0,54
42,24% 0,06
48,94% 0,01
5615,59% 0,18
9300,75% 0,02
ANKARA - BHA
Prof. Dr. Zakir Avşar, kaleme aldığı “Türkiye’nin Uzay Yolculuğu: Fergani Uydusu” başlıklı yazısında, Türkiye’nin uzay çalışmalarındaki son gelişmeleri ve Fergani Uzay Teknolojileri’nin başarılarını kapsamlı biçimde değerlendirdi.
Prof. Dr. Zakir Avşar, yaşanan acı olayın ardından yaptığı değerlendirmede, yerli üretimin yalnızca savunma değil, ekonomik ve diplomatik bağımsızlığın da temel unsuru olduğunu ifade etti. Avşar, “Bir ülkenin kendi teknolojisine, malzemesine, hatta cıvatasına dahi hâkim olması, 21. yüzyılın bağımsızlık göstergesidir” dedi.
Avşar’a göre, Fergani Uzay Teknolojileri’nin FGN-100-d2 uydusunun yörüngeye yerleştirilmesi, Türkiye’nin uzayda bağımsız hareket kabiliyetini güçlendiren tarihi bir adım oldu. Bu gelişmenin, Türkiye’nin bölgesel ve küresel etkisini artıracak bir dönüm noktası olduğunu belirten Avşar, “Fergani uydusu, devlet vizyonu, özel sektör girişimciliği ve akademik üretkenliğin birleştiği entegre bir stratejik modelin ürünüdür” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Avşar, uzay teknolojilerinin yalnızca bilimsel bir alan olmadığını, ulusal güvenlik, diplomasi ve ekonomik stratejilerle doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı. Türkiye’nin FGN-100-d2 ve devam eden uydu projeleri sayesinde stratejik özerkliğini güçlendirdiğini söyleyen Avşar, “Uydu verileri, askeri planlama, erken uyarı sistemleri ve kriz yönetiminde hayati rol oynayacak. Bu altyapı, Türkiye’nin bölgesel etkisini artıran bir mekanizma haline geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Uzay projelerinin yalnızca savunma değil, ekonomik kalkınma için de güçlü bir araç olduğunu belirten Avşar, Fergani gibi özel girişimlerin yüksek teknoloji alanında yeni iş sahaları oluşturduğuna dikkat çekti. “Uzay yatırımları, araştırma-geliştirme kapasitemizi artırıyor, inovatif bir ekosistem oluşturuyor ve akademi-sanayi işbirliğini güçlendiriyor” dedi.
Prof. Dr. Zakir Avşar, Türkiye’nin önümüzdeki 15 yıla ilişkin uzay vizyonuna da değindi:
2025–2030: Türkiye, Fergani uydusu ve devam eden projelerle uzay ekosistemini kurumsallaştıracak, akademik ve endüstriyel kapasitesini entegre edecek.
2030–2035: Yörünge transfer araçları ve fırlatma kapasitesiyle Türkiye, uzayda bağımsız operasyon kabiliyetine ulaşacak.
2035 sonrası: Uluğ Bey Küresel Konumlama Sistemi ile Türkiye, küresel ölçekte veri ve konumlandırma sağlayabilen bir aktör haline gelecek.